Kompozit dolgular diş hekimliğinde yaygın olarak kullanılan estetik restoratif malzemelerdir. Diş rengindeki bu dolgular organik reçineler (çoğunlukla Bis-GMA) ve inorganik dolgu maddeleri (örneğin silika) içeren bir matris yapısına sahiptir. Nanoteknoloji sayesinde polimerizasyon büzülmesi ve su emilimi azalırken sertlik ve aşınma direnci artar. Işıkla sertleştirme üniteleri (LCU’lar) fotopolimerizasyon yoluyla dolgunun sertleşmesini sağlarken katmanlama tekniği ile diş yapısına güçlü bir bağ oluşturur. Gelişmeler dolgu-diş arayüzündeki boşlukları minimize ederek uzun ömürlü restorasyonlar elde etmeyi ve bakteri girişini engellemeyi amaçlar.
Kompozit Dolgular Nedir ve Nasıl Çalışır?
Kompozit dolgular estetik özellikleri ve diş dokusuna benzeyen renkleri sayesinde restoratif diş hekimliğinde tercih edilen malzemelerdendir. Bu dolgular genellikle bisfenol A-glisidil metakrilat (Bis-GMA) bazlı reçine matrislerinden ve ince öğütülmüş inorganik parçacıklardan oluşur. Kullanım kolaylığı ve çevredeki diş dokusuyla uyum sağlaması bu malzemeyi ön plana çıkarır.
Kompozit dolguların yapısında şunlar bulunur:
- Reçine matrisi
- Silika
- İnce öğütülmüş cam parçacıkları
Kompozit dolguların dişe uygulanması özel bir teknik gerektirir. İlk adımda diş yüzeyine fosforik asit ile mikroskobik gözenekler açılır; bu işlem yapışmayı güçlendiren bir yüzey hazırlığı sağlar. Ardından kompozit malzeme katmanlar halinde uygulanır ve her katman ışıkla kürleme yöntemiyle sertleştirilir. Bu çok katmanlı uygulama dolguların dayanıklılığını artırır ve doğal diş dokusuyla uyumunu sağlar.
Kompozit dolgular metal dolgulara kıyasla sıcaklık değişimlerinden daha az etkilenir bu da dolgunun zamanla büzülme veya genleşme yaparak diş yapısına zarar verme riskini azaltır. Ancak polimerizasyon sırasında oluşan hafif büzülme dikkatle yönetilmezse dolgu çevresinde mikro sızıntılara neden olabilir. Yeni reçine formülasyonları ve bağlanma teknikleri bu sorunu azaltmaya ve dolguların dayanıklılığını artırmaya yönelik önemli gelişmeler sağlamaktadır.
Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!
Kompozit Dolguların Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?
Kompozit dolgular diş rengindeki uyumları ve koruyucu özellikleriyle estetik açıdan avantajlıdır. Dişin doğal yapısını koruyarak doğrudan bağlanabilmesi diş kaybını azaltır ve farklı diş tedavileri için geniş bir uygulama alanı sunar. Çeşitli diş estetiği gereksinimlerini karşılamak için de uygun olan kompozit dolgular özellikle görünür alanlarda doğal bir görünüm sağlamaya yardımcı olur.
- Estetik uyum
- Minimum diş kaybı
- Farklı diş tedavilerine uygunluk
- Kolayca şekillendirilebilir ve onarılabilir
- Diş minesine güçlü bağlanma
- Termal hassasiyetin azalması
Ancak kompozit dolguların bazı dezavantajları da bulunur. Dayanıklılık açısından amalgam dolgulara göre daha kısa ömürlü olabilen kompozit dolgular özellikle yoğun çiğneme baskısı olan arka dişlerde aşınmaya eğilimlidir. Hassas yerleştirme işlemi ve katmanlı uygulama tekniği gerektirdiği için işlem süresi daha uzun olabilir ve bu durum teknik açıdan daha karmaşık bir uygulama ihtiyacı doğurur. Zamanla renk değişikliği riski taşıması ise özellikle ön dişlerde estetik açıdan olumsuz bir faktördür.
- Kısıtlı dayanıklılık
- Hassas yerleştirme işlemi
- Zamanla leke tutma
- Göreceli olarak yüksek maliyet
- Kimyasal sızıntı riski (BPA türevleri)
Bunlara ek olarak kompozit dolgu uygulamaları genellikle sigorta kapsamının sınırlı olabileceği estetik işlemler arasında değerlendirilir bu da maliyetin artmasına neden olabilir. Ayrıca malzemelerde kullanılan bazı bileşenlerin kimyasal içerikleri sağlık hassasiyeti olan kişilerde endişe yaratabilir. Kompozit dolgular estetik ve fonksiyonel gereksinimleri karşılayan bir çözüm sunarken bazı risk ve bakım gereksinimlerini de beraberinde getirir.
Kompozit Dolgular Güvenli mi ve Ne Kadar Dayanır?
Kompozit dolgular estetik avantajları ve biyouyumlulukları nedeniyle diş hekimliğinde yaygın olarak tercih edilen malzemelerdir. Bu dolguların güvenliği konusunda özellikle bisfenol A (BPA) endişesi ortaya çıkmaktadır. Kompozit reçinelerde bulunan bazı bileşenler düşük miktarda BPA salınımına neden olabilir. Araştırmalar BPA salınımının genellikle dolgunun uygulanmasından sonraki ilk birkaç saatle sınırlı olduğunu ve daha sonra minimum düzeylere düştüğünü göstermektedir.
Kompozit dolguların ömrü bazı faktörlere göre değişiklik gösterebilir:
- Diyet
- Ağız hijyeni
- Aşınma direnci
- Diş gıcırdatma alışkanlığı (bruksizm)
- Çürük oluşumu
Genellikle kompozit dolgular 5-7 yıl arasında dayanırken düzenli bakım ve iyi ağız hijyeni ile bu süre 10 yıla kadar uzayabilir. Amalgam dolgularla karşılaştırıldığında kompozit dolguların ömrü daha kısa olabilir. Ancak amalgam dolgular cıva içerdiğinden giderek daha fazla kişi cıvasız olan kompozit dolguları tercih etmektedir. Ayrıca kompozit dolguların diş yapısına daha iyi bağlanması doğal dişin korunmasını sağlayarak biyouyumlu bir seçenek sunar.
Kompozit Dolgu Yaptırma Süreci Nasıldır?
Kompozit dolgu işlemi dişin estetik işlevsel ve uzun ömürlü bir şekilde restore edilmesini sağlamak için birkaç aşamadan oluşur. Her adımın dikkatlice uygulanması dolgunun dayanıklılığı ve görünümü açısından önemlidir. İşlem adımları şu şekildedir:
- Anestezi uygulanır ağrıyı önlemek için
- Diş temizlenir çürük kısımlar çıkarılarak
- İzolasyon yapılır dişi kuru tutmak için
- Dağlama yapılır pürüzlü bir yüzey sağlanır
- Yapıştırıcı uygulanır kompozitin güçlü bir bağ kurması için
- Katmanlar halinde kompozit eklenir her katman ayrı ayrı sertleştirilerek
- Şekillendirme yapılır kompozit doğal diş anatomisine göre şekillendirilir
- Son kürleme ve parlatma yapılır doğal görünüm ve pürüzsüz bir yüzey elde edilir
Kompozit dolgu işlemi her aşamanın özenle uygulanmasını gerektirdiği için amalgam dolgulardan daha uzun sürebilir. Ancak bu süreç dişin doğal yapısına uyum sağlayarak uzun süre dayanıklı ve estetik bir sonuç sunar. Katmanlama ve ışıkla sertleştirme teknikleri dolgunun sıkı bir bağ kurmasını sağlayarak ağızdaki baskılara karşı direnç kazandırır.
Kompozit Dolgulara Alternatifler Nelerdir?
Amalgam seramik (porselen) cam iyonomer ve altın dolgular kompozit dolguya alternatif olarak sunulan farklı avantaj ve dezavantajlara sahip seçeneklerdir. Bu malzemelerin her biri dayanıklılık estetik görünüm maliyet ve kullanım alanlarına göre çeşitlenir hastaların özel ihtiyaçlarına göre tercih edilebilir.
Amalgam
- Dayanıklı
- Uygun maliyetli
- Gümüş renkte azı dişlerinde ideal
- Cıva içerir
Seramik (Porselen)
- Doğal diş rengine yakın görünüm
- Lekelenmeye dayanıklı
- Biyouyumlu metal hassasiyeti olanlar için uygun
- Çiğneme kuvvetlerine karşı kırılganlık gösterebilir
- Orta-üst fiyat aralığında
Cam İyonomer
- Florür salgılama özelliğiyle çürük önleme
- Diş eti çizgisi ve düşük basınç alanlarında uygun
- Diş renginde ancak doğallık açısından sınırlı
- Aşınmaya dayanıklılığı düşüktür
- Amalgam ve kompozit arasında maliyet
Altın
- Uzun ömürlü aşınmaya dayanıklı
- Biyouyumlu alerji riskini azaltır
- Görünürlüğü estetik sorun yaratabilir
- Yüksek maliyetli çoklu dişçi ziyareti gerektirir
Bu malzemeler farklı ihtiyaç ve bütçelere göre seçim yapmayı sağlar. Özellikle dayanıklılık gerektiren alanlarda amalgam ve altın dolgular tercih edilirken estetik odaklı olanlar için porselen dolgu en iyi sonucu verir. Cam iyonomer ise daha düşük baskı bölgelerinde kullanışlı olup florür salınımı ile ek çürük koruması sağlar.